Bugünlerde tüm dünya olarak zorlu bir  pandemi sürecinden geçmekteyiz. Birçok kişi için travmatik aynı zamanda. Günlük rutini bozan beklenmedik gerçek bir tehlike ile büyük bir mücadele verirken yaşadığımız süreci anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bu zorlu süreçte hepimizin maruz kaldığı  ortak kayıplar da yanında cabası. En temelde güvenlik kaybı, sevdiklerimizin kaybı, iş kaybı, ekonomik kayıplar…Kısacası varsaydığımız dünyanın kaybıyla baş etmeye çalışıyoruz. Çocuk, genç, yetişkin demeden baş ediyoruz çünkü hayatta kalmaya programlıyız bu güdüyle direniyoruz,  hepimiz dayanıklılık gösteriyoruz.

İçinde bulunduğumuz  pandemi dahil olmak üzere yaşamı tehdit eden, yaşam şartlarımızı etkileyen, belirsizlikleri barındıran durumlar sinir sistemimizi olumsuz etkiler. Bunlar karşısında ortaya çıkan stres ve kaygı vücudumuzda “kaç ya da savaş” biyolojik tepkilerini ortaya çıkarırken biz yetişkinlerin öncelikle ihtiyacımız olan dengelenme için sakin kalabilmeye ve kendimizi güvende hissetmeye ihtiyacımız var. Eğer yetişkinler stresli anlarda kendi ihtiyaçlarına duyarlı olabilirlerse çocukların ihtiyaçlarına da bir o kadar duyarlı olup karşılıklı olarak sakinleşebilmeyi (koregülasyon)  ve zorluklara uyum sağlamayı kolaylıkla geliştirebilirler. Sosyal medyada en sık karşılaştığım başlıklar arasında   “Psikolojik dayanıklılığınızı güçlendirin.”, “Çocukta rezilyans becerileri geliştirme”, “ Neden bazı çocuklar ya da yetişkinler zorlu yaşam koşullarına kolayca uyum sağlıyor? , “Kriz anlarında dayanıklılık?” en ön sırada  yer alıyorlar.

Peki, nedir bu ihtiyacımız olan yetişkinleri ve çocukları koruyan rezilyans ya da psikolojik dayanıklılık ?

Rezilyans; stres ve travmatik olaylar karşısında başa çıkabilme becerisi, zorlu koşullara uyum sağlama, yıkıcı deneyim ve kayıplar sonrası iyileşmeyi başarabilme ve bakış açısı kazanabilme, strese iyi uyum sağlayabilmek anlamına gelir.  Psikolojik dayanıklılık, dilimizde rezilyans yerine kullanılan en uygun terimdir.

Bambu ağaçlarını bilir misiniz?  Uzun ve çubuk görünümlü bu ağaçların, Muson yağmurlarında kırılmadan yere kadar esneyebildikleri yağmur dinince de ayağa kalkıp yaşamlarına devam ettikleri bilinir. Bu ağaçlar kırılmadan esneyebilme sonra da eski şekline dönebilme becerisine sahiptirler.  Psikolojik dayanıklılık da bambu ağaçlarına benzetilir.  “Bambu direnen bir meşeden daha güçlüdür.” der, bir Çin atasözü.

 Bazı yetişkin, genç ve çocuklarda bir bambu misali veya ne kadar darbe alsa da düşmeyen hacıyatmaz gibi eski hallerine kolayca dönebilmekteler. Peki her insan aynı düzeyde psikolojik dayanıklılığa sahip mi? Neden travma karşısında bazı bireyler travmatize olurken bazıları olmuyor?

Öncelikle bilmemiz gereken insanoğlunun dayanıklı ve iyileşmeye programlı olduğudur.  Toplumsal  bir travmaya( savaş, göç, ölüm, salgın hastalıklar vb.) ya da bireysel travmalara maruz kalındığında iyileşme sürecinde her çocuk ve yetişkinin buna göstereceği tepkiler ve baş etme mekanizmaları değişkendir.  Psikolojik dayanıklılık düzeyi yüksek yetişkinler ve çocuklar zorlu koşullara daha kolay uyumlanıyorken, dayanıklılık düzeyi düşük olanlar uyum sağlamakta zorlanmaktadır. Bu noktada rezilyansı etkileyen birden çok faktör karşımıza çıkıyor: Mizah, genetik, içsel kaynaklar (düşünme becerileri, güven, pozitif düşünceler, değerler), dışsal kaynaklar(arkadaşlar, sosyal çevre, aile)ve ebeveyn ile kurulan bağlanma örüntüsü oldukça önemli faktörler.

 Bazı araştırma bulguları gösteriyor ki; rezilyans (dayanıklılık) kalıtımsal faktörlerin  öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir kişilik özelliği olduğudur. Jimnastik yapan çocukları ve yetişkinleri bir düşünün.  Fiziksel olarak dayanıklıdırlar, vücutları esnektir, bükülürler ve eski hallerini alırlar. Her gün daha fazla çalışırlar ki daha fazla esneyebilmek ve bu fiziksel esnekliği koruyabilmek için. Unutulmaması gereken dayanıklılığın çocukluktan itibaren her zaman geliştirilebilir ve öğretilebilir olduğudur.

Öyleyse yetişkinlerde ve çocuklarda psikolojik dayanıklılığı güçlendirmenin yolları nelerdir?

Hiçbir zaman geç olmadığını akılda tutarak önce kendi iyi oluşumuzu ve belirsizliğe tahammülü güçlendirerek işe başlamalıyız. Sadece ebeveynler olarak değil tüm yetişkinler olarak etrafımızdaki çocuklara karşı sorumluluklarımız olduğunu hatırlatarak onlara model olduğumuzu unutmayalım. Çocuklar dayanıklı olmayı önce ailede sonra da sosyal çevrede öğrenirler.  Etrafındaki yetişkinleri gözlemler ve davranışları taklit ederler. O nedenledir ki biz yetişkinler dayanıklılık olarak öncelikle onlara model olmalıyız. Böylelikle çocuklara en güçlü dışsal kaynaklar olabilir ve onların içsel kaynaklarını güçlendirmelerine destek olabiliriz.

       Dayanıklılığı güçlendiren yolların en önemlisi çocuklara koşulsuzca sevilebilir ve değerli olduklarını hissettirmekten geçer. Çocuklarla kurulan bağ güvenli ise çocukların kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur.  Kendimizi ve çocukları anlayışlı, hoşgörülü, cömert olabilmek, pozitif düşünmeye çalışmak, empatik ilişkiler kurabilmek, duyguları düzenleyebilmek, dürtüleri kontrol edebilmek, yardım almaya ve yardım etmeye açık hale gelebilmek konusunda desteklemek oldukça önemlidir.  Çocukları cesaretlendirmek, sorumluluk vermek, sorun çözme becerilerini güçlendirmek, olumlu içsel konuşmaları model olarak desteklemek içsel kaynaklara zemin hazırlayacaktır.  Hem kendimiz hem de çocuklar içsel kaynaklarımız olan değerlerimizle (dürüstlük,nezaket, özerklik, bakım,şefkat, özsaygı, başarı, hayal gücü, bilgelik ) stresli anlarda temas kurmayı öğrenebiliriz. En büyük güç kaynağı olan içsel değerlerinize zorlu zamanlarda sıkı sıkı sarılmayı ihmal etmeyin.

Hadi şimdi kendimize aşağıdaki soruların cevaplarını bir liste yaparak işe başlayabiliriz. Eğer çocuklarınızın yaşı uygunsa listeyi birlikte de oluşturabilirsiniz.

“Size iyi gelen neler var bu hayatta?, “ Hangi kişiler, yerler, durumlar,  müzikler, kokular, tatlar  iyi gelir?,  “Size kendinizi değerli hissettiren kimler var etrafınızda? , “Hangi güçlü yanlarınız var?,  “Zorlukların üstesinden hangi kişilik özellikleriniz ile geliyorsunuz? “,  “ Duygularınızı nasıl ifade ediyorsunuz ? “ , “ Sakinleşmek için hangi yolları kullanıyorsunuz?” Ardından listeyi görebileceğiniz bir yere asın ve sık sık bakın.

Araştırmalar; düşünme becerileri güçlü, duygularını ifade edebilen, aile desteği olan ve sosyal ilişki kurabilen yetişkin ve çocukların en stresli durumlarda bile psikolojik olarak güçlü kalabildiklerini gösteriyor . Psikolojik dayanıklılığı güçlendirmek adına sergileyeceğimiz tutumlar ve davranışlar, pandemi ve sonrasında karşılaşılabilecek her türlü stresli yaşam olayına karşı bizleri ve çocukları koruyacağını unutmayalım. Travmayı, travma yapan travmanın kendisi değil; travma ile nasıl baş ettiğimizdir.

Sevgilerimle.